Siyasiler aslında çok ketum insanlardır. Kolay kolay açık vermezler. Ta ki kendilerini rahat ve güvenli bir ortamda hissedene dek. İşte o rahatlık ve güven hissiyatı sohbet esnasında dilden dökülenlerle kişinin..
Siyasiler aslında çok ketum insanlardır.
Kolay kolay açık vermezler.
Ta ki kendilerini rahat ve güvenli bir ortamda hissedene dek.
İşte o rahatlık ve güven hissiyatı sohbet esnasında dilden dökülenlerle kişinin algıladığı dünyayı açığa çıkarır.
Verilen örnekler, benzetmeler asıl benliği oluşturan ve yönelimlerimizi ortaya koyan bakış açımızı ortaya çıkarır.
Buna en güzel örnek Sn. Babacan’dır.
TV ekranında aday seçimiyle ilgili bir açıklama yaparken “Bir isim listesi oluşturacağız. Uygun gördüğümüz isimleri istişare edeceğiz. En sonunda 6’lı masadan bir beyaz duman tütecek. Beyaz duman tüttüğünde diyeceğiz ki hayırlı olsun, adayımız budur.”
Bilindiği gibi kardinalin papa olduğu beyaz dumanla ilan edilir.
Vatikan’ın papa seçimini örnek alıp beyaz duman çıkarma yarısında olan, dinler arası diyalog sevdalısı beyefendinin son düzlükte aday kim olsun kavgası böylece bilinçaltındaki iklimi de ortaya çıkarmış oluyor.
Kendisi varsa her şeyin güzel yoksa her şeyin kötü olduğunu düşünen bir kişinin siyaset anlayışı da ancak bu kadar olur.
İslami bir gelenekten geldiğini söyleyen birinin papa seçimini kendi seçimleriyle özdeşleştirmesi aslında çok garipsenecek bir şeydir.
Tabii bilinçaltında FETÖ gibi bir düşünce yoksa.
Aslında Babacan bu tür açıklamaları sık yapıyor diyemeyiz.
Çünkü Sayın Gül’den direktif almadan rahmetli kraliçenin onayını almadan konuşmayı pek sevmeyen bir stajyer siyasetçidir.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun yurt dışından getirdiğini söylemesinde de aslında bundan pek farklı değil.
Dikkat ederseniz ekonomi ile ilgili bir uzman Rifkin’i getirdi.
İlginçtir ki kağıt oyununda papaza da Rıfkı derler. ( papaz konusunda anlaşabilmişler.)
Bu aslında Babacan’a senin ekonomi görüşlerin beni ilgilendirmiyor.
Seni sadece vitrindeki manken olarak görüyorum çok heveslenme demenin siyasetçe kibar olanı.
Gerçi birileri hala Babacan’ı konu hakkında uyarmadı gibi.
Görünen o ki 6’lı masada subliminal mesajlar havalarda uçuşuyor.
İsteyen alıyor istemeyen hiçbir şey yokmuş gibi devam ediyor.
Kılıçdaroğlu, 6’lı masayı kendine mecbur ettiğini düşünerek adaymışçasına geziyor, toplantılar tertip ediyor, danışmanlar getirip atıyor.
Diğer üyeler ise sadece seyrediyor.
Çünkü İYİ Parti haricinde diğerlerinin elleri kolları bağlı.
Onlar da kurban olarak Ağıralioğlu’nu veriyor.
Partinin ileri gelenlerine bilinçaltındakileri söyletiyorlar ancak liderler o konuya girmeden konu mankenleriyle söylenenlere cevap veriyorlar.
Unutmadan haftalardır 3 Aralık diye herkesi heyecan içinde bırakan Kılıçdaroğlu, Selvi Hanımı bile pek heyecanlandıramamış.
Selvi Hanımın uyuması programın büyüsünü bozdu.
Galiba Selvi Hanım da bilinçaltının tezahürünü böyle açıklıyor.
Sende laf çok icraat yok.
Buna SELVİ Hanım etkisi derlerse şaşırmamak gerek.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)