Türkiye’nin tanınmış iş adamı Murat Karabacak Gün birlik olma günüdür dedi ve sözlerine şöyle devam etti ; Dünya milletler mücadelesi alabildiğince ve acımasız devam ediyor ve kıyamete kadar da devam..
0
0
Türkiye’nin tanınmış iş adamı Murat Karabacak Gün birlik olma günüdür dedi ve sözlerine şöyle devam etti ;
Dünya milletler mücadelesi alabildiğince ve acımasız devam ediyor ve kıyamete kadar da devam edecektir. Önemli olan bu mücadeleyi en iyi şartlarda sürdürmek ve sorumlu olduğun toplumu hasarsız veya en az hasarla bu mücadelede yer tutabilmesini sağlamaktır. Unutmamalıdır ki, senaryo yazmasını bilmeyenler, yazılmış senaryoların ancak figüranı olurlar. Aklımıza şöyle bir soru gelebilir. Neden hep bir mücadele ortamının parçası oluyoruz? Kendimize has bir düzen içinde neden yaşamıyoruz? Bunun için tarihi sürecimizi gözden geçirmek gerekiyor. Biz ne bir İnka, ne de bir Eskimo kabilesiyiz. 17 büyük devlet kurmuş, MÖ beş bin yıllık mazisi olan bir medeniyetin son kalesi olmakla, devamlı güçlü olmak ve güçlü kalmak mecburiyetinde olan bir milletiz. Asırlardır kendi sömürü ve zulüm düzenini oluşturan milletlere hep engel olmuşsun, dünyaya nizam vermişsin. İslam’ın kabul edilmesiyle ilah-i kelimetullahı kızıl elma kabul etmişsin. Haçlı seferlerine göğüs gererek onların dünya hâkimiyetine engel olmuşsun. Koskoca Afrika kıtasını köle ve esir pazarı halinden kurtarmış ve onların kendi zenginliklerini ilhak eden sömürgeci devletlere engel olmuşsun.
Tarihin en büyük devleti olan Roma imparatorluğunun son kalesini alarak, onu tarihin derinliklerine gömmüşsün. Sayacağımız bir çok sebeple hem millet olarak hem de yaşadığımız Coğrafya bizi devamlı güçlü olmaya ve güçlü kalmaya mecbur etmektedir. En ufak bir rehavet bize çok ağır bedeller ödeteceğinden den kimsenin şüphesi olmasın. Bulunduğumuz yer bize bir alternatif sunmuyor. Bilakis bir mecburiyeti gerektiriyor. Rehavetin boş vermişliğin ve dikkatsizliğin yer olmadığı yeni dünya düzeninde, diplomasinin de ehemmiyetini göz ardı etmemek gerekir. İç siyasi barış oluşturulmadığı sürece, dış politikada başarı beklemek mümkün değildir. Son yıllarda Türkiye Büyük projelere imza atmakta sürekli bir hamle görüntüsü vermektedir. Ancak bu görüntülerin iç siyaset malzemesi olarak sergilenmesi, icraatların iktidar muhalefet atışmasına dönüşmesine sebep olmakta ve önemini hafifletmektedir. Türkiye’nin Karadeniz’de doğalgaz bulması, güneş enerjisi panelinin üretimine geçmesi, Akdeniz’de sismik araştırması, ülkemizin bir başarısı ve herkesin önyargısız sahiplenesini ve gururlanmasını gerektirir. Ancak İktidar bunu Ak Partinin bir başarısı olarak lanse etmesi ve şimdiye kadar özellikle iktidarlar bunu yapmaktan imtina ettiği açıklamaları doğru olmadığı gibi, muhalefet partilerinin de, enerji teminindeki bu yükselişi Ak partinin özel konusu gibi görerek itibarsızlaştırma görüntüsü doğru değildir. Şimdi ise Akdeniz’de ki Petrol arama krizi, belki yeni bir dünya savaşına sebep olabilecektir. Türkiye’nin bu haklı davasındaki hamlesi iç barış temini olmadan devam etmesi uluslar arası arenada elindeki kozlarını zayıflatır. 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın kutlamalarının bile sorun yaratması gelecek için iyi sinyaller vermemektedir Güçlü ve büyük Türkiye birbirimizi sevmek ve birbirimize güvenmekle meydana gelir. İktidar ve muhalefet arasındaki yarış proje yarışı olmalıdır. Seçmen bu projeleri değerlendirmek suretiyle tercihini yapmalıdır. Hakaret ve küfür yarışı ile milli meseleleri yok sayan konuların iç siyaset gündeminin oluşturulması, rakip partiye oy kazandırmadığı gibi düşmanlarımızı sevindirmekten başka bir işe yaramaz.
