Yaşadığımız çağ, kötülüğün hızla yayıldığına ve sonuçlarını çok kısa sürede gösterdiğine tanıklık ediyor. Adeta bir domino etkisiyle bir kötülük diğerini tetikliyor; toplum, bireyler ve devletler üzerinde anında etkiler bırakıyor. Bu..
Yaşadığımız çağ, kötülüğün hızla yayıldığına ve sonuçlarını çok kısa sürede gösterdiğine tanıklık ediyor. Adeta bir domino etkisiyle bir kötülük diğerini tetikliyor; toplum, bireyler ve devletler üzerinde anında etkiler bırakıyor. Bu manzara ister istemez Kur’an’da geçen Seri’ü’l-Hisâb kavramını hatırlatıyor: Allah’ın hesabının çok hızlı olması.
Eskiden kötülüklerin karşılığı bazen yıllar sonra görünür, adaletin tecellisi uzun süreçlere yayılırdı. Bugün ise tablo değişti. Sosyal medyanın yaygınlaşması, bilgi akışını hızlandırdı; gizli kalabilecek yanlışlar artık anında ifşa oluyor. Toplum vicdanı harekete geçiyor, kötülük yapanlar beklemedikleri bir hızla hesap vermek zorunda kalıyor.
Ama unutmayalım: Seri’ü’l-Hisâb sadece kötülüklerin cezası değildir. İyiliklerin de karşılığı vardır. Küçük bir yardım, samimi bir söz, içten bir iyilik… Belki o an görünmez; ama zamanı geldiğinde tıpkı kötülük gibi hızla karşılığını bulur. Bu çağ bize, “ne ekersek onu biçeceğimizi” her zamankinden daha güçlü bir şekilde hatırlatıyor.
O halde yaşadığımız dönemden çıkaracağımız ders açıktır: Hiçbir şey karşılıksız kalmaz. Ne kötülük gizli kalabilir, ne de iyilik boşa gider. İlahi adalet er ya da geç tecelli edecek; bazen anında, bazen zamanla. Bize düşen ise daha dikkatli, daha sorumlu ve daha iyi insanlar olmaktır.
Çünkü bu dünyanın gerçeği basit ama sarsıcıdır: Kötülük eken kötülük, iyilik eken iyilik biçer.