Çocuk zorbalığı ve ailelerin sessiz onayı üzerine “Çocuğunuzun başkasına zarar vermesi sadece ‘çocukluk’ değildir.” Bu cümlenin altını kalın harflerle çizmek gerekiyor. Toplum olarak ne yazık ki çocuklar arasındaki zorbalığı normalleştirme,..
Çocuk zorbalığı ve ailelerin sessiz onayı üzerine
“Çocuğunuzun başkasına zarar vermesi sadece ‘çocukluk’ değildir.”
Bu cümlenin altını kalın harflerle çizmek gerekiyor.
Toplum olarak ne yazık ki çocuklar arasındaki zorbalığı normalleştirme, hatta küçümseme gibi tehlikeli bir eğilimimiz var. Bir çocuğun başka bir çocuğa fiziksel, duygusal ya da sözel olarak zarar vermesi, “aman canım, büyüyünce geçer” denilerek göz ardı edilebilecek masum bir oyun değildir. Aksine, bu tutum, yapılan zorbalığı meşrulaştırır ve farkında olmadan destekler.
Unutmayın: Zorbalık yalnızca zorba çocuğun değil, mağdur olan çocuğun hayatında da derin yaralar açar. Zorbalığa sessiz kalan her aile, başka bir çocuğun ruh sağlığını riske atar. Zorbalık yapan çocuk, zamanında yönlendirilmezse bu davranışı içselleştirir ve ileride çok daha ciddi sorunların faili olabilir. Bugün “çocuktur olur” diyerek geçiştirdiğimiz küçük itip kakmalar, yarının şiddet sarmalının ilk adımı olabilir.
Peki, çözüm ne?
Cevap net: Sorumluluk almak.
Ailelere sesleniyoruz:
Çocuğunuzun davranışlarını yakından takip edin. Başkalarına karşı tutumlarında, empati eksikliğinde ya da aşırı tepkilerinde bir sorun olup olmadığını sorgulayın. Yalnızca uyarmak yetmez; çocuğunuza doğru davranış modelleri sunun, empati kurmayı öğretin. Başkalarının acısına kayıtsız kalan bir birey yetiştirmek, ne çocuğunuzun geleceği için ne de toplum için bir iyilik değildir.
Çünkü unutmayın: Zorbalık yapan kadar, bu zorbalığa sessiz kalan aileler de bu tablonun bir parçası ve sorumlusudur.
Çocuklarımızı yalnızca besleyip büyütmekle değil; onlara doğruyu, saygıyı ve sorumluluğu öğretmekle de yükümlüyüz. Zorbalığı sıradanlaştırmak yerine, adını doğru koyalım ve hep birlikte yüksek sesle “Dur!” diyelim.