Yazarlar

İçimizdeki Fısıltı: Lümme-i Şeytan ve Altıncı His Üzerine

İnsanoğlunun varoluşundan bu yana en büyük mücadele, dış dünyadaki düşmanlarla değil, çoğu zaman kendi içindeki fısıltılarla olmuştur. İnsan; aklı, kalbi ve nefsiyle sürekli bir çatışma halindedir. Bazen bu çatışma, dışarıdan..

İçimizdeki Fısıltı: Lümme-i Şeytan ve Altıncı His Üzerine
0 0
Read Time:2 Minute, 58 Second

İnsanoğlunun varoluşundan bu yana en büyük mücadele, dış dünyadaki düşmanlarla değil, çoğu zaman kendi içindeki fısıltılarla olmuştur. İnsan; aklı, kalbi ve nefsiyle sürekli bir çatışma halindedir. Bazen bu çatışma, dışarıdan gelen tehditlerle daha da güçlenir; bazen de en masum görünen bir düşünceyle başlar. İşte tam da bu noktada karşımıza çıkan kavramlardan biri, tasavvufun önemli kavramlarından olan **“Lümme-i Şeytan”**dır. Bunun yanı sıra, modern dünyada sıkça dile getirilen “altıncı his” olgusu da insanın iç seslerini anlamada ayrı bir pencere açar. Bu yazıda, hem Lümme-i Şeytan’ın mahiyetini hem de altıncı hissin kaynaklarını ele alarak, içsel fısıltılarımızı nasıl ayırt edebileceğimizi tartışacağız.

Lümme-i Şeytan: Sinsi İç Düşman

Tasavvufi kaynaklarda “lümme”, insanın kalbine doğan düşünce, ilham ya da vesvese anlamına gelir. Bu bazen meleğin telkiniyle hayra yönlendiren bir “lümme-i melek” olabilir, bazen de şeytanın vesvesesiyle kişiyi şerre sürükleyen “Lümme-i Şeytan” şeklinde ortaya çıkar.

Lümme-i Şeytan, insanın en mahrem yönlerini bilen, zayıf yanlarını hedef alan ve onu sürekli zaafa sürüklemeye çalışan bir etki kaynağıdır. Diğer şeytani telkinlerden farkı, doğrudan kalbe nüfuz etmesidir. Bu yüzden insan, kimi zaman kendi düşüncesiyle şeytani fısıltıyı ayırt edemez. “Neden böyle yaptın?”, “Keşke şunu yapmasaydın” gibi telkinlerle pişmanlığı büyütür, hataları sürekli hatırlatır ve insanı içsel bir çöküntüye sürükler.

En büyük tehlikesi ise, kişiyi küçük günahlarla başlatıp yavaş yavaş daha büyük hatalara alıştırmasıdır. Bu yönüyle nefisten bile daha tehlikelidir. Çünkü nefis terbiye edilip kontrol altına alınabilirken, Lümme-i Şeytan sürekli iş başındadır; terbiye olmaz, yalnızca fark edilip etkisiz kılınabilir.

Altıncı His: Sezgi mi, İlham mı, Vesvese mi?

Diğer yandan, insan hayatında açıklanması zor bazı deneyimler yaşar. Birini düşünürken onunla karşılaşmak, telefon çaldığında kimin aradığını bilmek ya da önemli bir kararın eşiğinde içimizden gelen bir sesle yön bulmak… İşte bunlara çoğunlukla “altıncı his” denir.

Peki, bu içsel sesin kaynağı nedir?

  • Bazılarına göre bu, bilinçaltında biriken bilgilerin ve deneyimlerin birleşiminden doğan bir sezgidir.
  • İslam inancına göre ise kalbin bir yanında hayra çağıran melek, diğer yanında ise şerre sürükleyen şeytan vardır. Dolayısıyla altıncı his, bazen ilahi bir uyarı, bazen de şeytani bir vesvese olabilir.
  • Modern psikoloji de bu olguyu, farkında olmadığımız ama bilinçaltımızda işleyen bilgilerin bize ani sezgiler olarak dönmesi şeklinde açıklar.

Dolayısıyla altıncı his, tek bir kaynağa indirgenemeyecek kadar çok boyutlu bir fenomendir. İnsan için önemli olan, bu içsel sesin hangi kaynaktan geldiğini ayırt edebilmektir.

Sesleri Ayırt Etmenin Yolu

İnsanın kalbinde yükselen seslerin kaynağını tanımak, içsel yolculuğun en kritik aşamasıdır. Bunu anlamak için birkaç ölçüden bahsedilebilir:

  1. Olumlu Yönlendirme: Eğer iç ses, hayra çağırıyor, insana umut veriyor, doğruya yöneltiyorsa bu büyük ihtimalle meleğin ilhamı ya da içsel rehberliktir.
  2. Olumsuz Yönlendirme: Eğer korku, pişmanlık, karamsarlık, inkâr ya da isyan duygusu uyandırıyorsa, bu Lümme-i Şeytan’ın fısıltısıdır.
  3. İstikrar ve Uyum: Gerçek ilham, insanın değerleriyle ve inancı ile uyumludur; vesvese ise çelişkili ve huzursuz edici olur.

Mücadele Yöntemleri

Lümme-i Şeytan’a ve olumsuz içsel fısıltılara karşı koymak, bilinçli bir çaba gerektirir. Bunun için:

  • Farkındalık geliştirmek: Gelen her düşüncenin bize ait olmadığını bilmek, vesveseyi tanımamızı kolaylaştırır.
  • Maneviyatı güçlendirmek: Dua, zikir ve ibadet, kalbi arındırır ve şeytani vesveselere karşı kalkan görevi görür.
  • Doğru düşünceye odaklanmak: Kendi zihnimizi bilinçli olarak olumlu ve yapıcı düşüncelerle beslemek, olumsuz seslerin etkisini azaltır.
  • Psikolojik dengeyi korumak: Sağlıklı bir ruh ve beden, vesveselerin yıkıcı etkisini azaltır. Bu yüzden düzenli yaşam, güçlü irade ve kararlı bir duruş büyük önem taşır.

Sonuç

İnsanın en yakın dostu da, en büyük düşmanı da yine kendi içindedir. Kalbimizdeki sesler bazen yol gösterici bir ilham, bazen de bizi uçuruma sürükleyecek bir vesvese olabilir. Önemli olan, bu sesleri ayırt edebilmek ve doğru olanı seçebilmektir. Çünkü hangi sese kulak verirsek yolumuzu o belirler.

Unutmayalım: İçimizdeki savaşı kazanan, dışarıdaki hiçbir düşmana yenilmez.

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL